23 Şubat 2011 Çarşamba

Seninle hiç İstanbul da olamadık Sevgilim

Seninle hiç İstanbul'da olamadık
Göremedi İstanbul ikimizi
Ne emirgânda bir semaver tüketebildik
Ne aşîyanda hüzün
Bir tepeden seyretmek için bu güzelim kenti
Ne çamlıca kısmet oldu ne piyer loti...
Hiç bir vapur taşımadı bizi Marmara'da
Bir güvertede seni
Liseli aşıklar gibi dakikalarca öpemedim
Ellerini avuçlarımda tutup ta içimi dökemedim
Şöyle bir elimi atıp ta omzuna
Kolun belimde
Yürüyemedim seninle Beyoğlu'nda
Bir sinema ya da tiyatro koltuğunda
Parmak uçlarıma değmedi dudakların
Pasajda arjantinleri çekip
Nevizadede bir iki tek atamadık
Doyulmaz uykulara bir türlü yatamadık
Seninle hiç İstanbul'da olamadık
Duyamadı İstanbul sesimizi
Sahaflarda yorulup ta kitaplara bakmaktan
Çınaraltında mola veremedik
Karışıp çılgın kalabalığına kapalı çarşının
Tadına varamadık bir öğlen rakısının
Ya da sultanahmette bir müzeyi gezip
Dostlara uğrayamadık
Gülhane'den uzanıp Sarayburnu'na
İntiharı düşünemedik enine boyuna
Ne lâleliden geçebildik sevgilim
Ne kendimizden
Bir çalgılı kumkapı meyhanesinde
Ağlayamadım doyasıya sımsıcak göğsünde
Eski İstanbul'da gezdiremedim seni
Yemişte, Asmaaltı'nda
Ne kaldırımlarımı gördün ne çayhanelerimi
Ne çocukluğumu bildin ne gençliğimi
Seninle hiç İstanbulda olamadık
Saramadı İstanbul hiç bizi
Çılgınlar gibi dolanamadık otobüslerle
Trenlere binemedik
Bırak bütününü bu koca kentin
Sadece bir tek semtin
İçinde bile olamadık
İstanbul hiç doymadı bize bir tanem
Biz de ona doyamadık…

06 Aralık 2010 Pazartesi, 00:45 tarihinde Hanife Salman tarafından eklendi
(Facebook'a kayıt tarihidir.)

Bugün sofranızda değişiklik yapın...

Kabuklu Midye Salatası

Malzemeler

20 adet kabuklu midye
2 çay bardagi zeytinyagı
1 adet limon
Yarim demet maydanoz
Tuz,karabiber (tercihen beyaz karabiber)

Yapılışı

Midyelerin kabuklarini iyice kaziyarak ve sakallarini alarak temizleyiniz.Daha sonra yayvan bir tencereye yerlestirip kisik ateste suyunu çekene kadar pisiriniz.Midye çok su salacaktir,o yüzden su koymaniza gerek yoktur.Isiyi görünce midyeler kendiliginden açilir.Ust kabuklari (içinde kalan midye eti olursa onlari diger kabuk içine siyirabilirsiniz) alip atiniz.Midyeler haslanirken,bir yandan maydanoz(ince kiyilmis olacak),zeytinyag,limon,tuz ve karabiberi koyulasana kadar bir çatalla çirpin.Karisimi atesi söndürüp, midyelerin üzerine gezdirerek dökün ve tencerenin kapagini kapatip sogumaya birakin.Soguduktan sonra kabuklu midyeleri güzelce servis tabagina dizip,tencerede kalan sosuda üzerine dökünüz.


Afiyet olsun...



14 Kasım 2010 Pazar, 23:04 tarihinde Hanife Salman tarafından eklend
(Facebook'a kayıt tarihidir.)

Ben Sevmeye Alışkınım

Aşkınla yaşlanıyorum. Ömrüm; seni sevmek, sana kızmak, seni özlemek, sana kanmak ve seni düşünmekle geçiyor.Sabah gözümü açar açmaz, elim telefona gidiyor. Ya aradıysan ve ben duymadıysam? Belki de, “günaydın!” yazan bir mesaj yollamışsındır.Hiçbiri yoksa, günüm hüzünlü başlıyor. Gerçi artık alıştım, senin benim kadar ilgili olmadığını biliyorum. Sebebini de anlıyorum. Ben senin hayatının merkezi değilim.
Çoğu insanın düştüğü hataya düşmemek için çabalıyorum. Benim de bir hayatım var. Dostlarım, işim, hobilerim var. Vardı! Sana kaptırana kadar gönlümü, vardı…Yine günler akmaya devam ediyor. Yine gidilecek bir işim, aranacak dostlarım var. Hepsini yapmaya devam ediyorum. Bedenim olması gereken yerde, aklım yok!
Senle örülen bu yaşam ağının, sonunda bana ne kadar acı vereceğini bilmeme rağmen karşı koyamıyorum. Aklımı ikna etmek kolay da, kalbimi uslandıramıyorum. Kalp dediğin anarşist, tüm bedenimi yanına çekmeyi beceriyor. An geliyor, fark ediyorum ki, ben artık senim….
Kendimi böyle bilmezdim. Ne olsa insan doğarken alışıyor kendine. Zaman geçtikçe sınırlarını belirliyor. Nasıl ve ne kadar yapabileceğini, nereye kadar gidebileceğini öğreniyor.Sen, bütün bildiklerimi alt üst ettin. Doğrularımı, öğrendiklerimi şaşırttın. Dengemi bozdun. Ben güçlü bir kadınım. En azından öyle olduğumu zannederdim. İnsanın içine aşk girince, her şey karışıyor demek ki!Seni sevmek, aslında içime yaptığım bir yolculuk. Seni, senin için değil, kendim için seviyorum. Çünkü ben sevdikçe büyürüm. Çünkü aşkın tadını biliyorum. Çünkü yüreğimde sevgiyi hissetmeden, ben kendime bile yabancıyım. Çünkü ben aşkın kadınıyım. Sen ol ya da olma, ben sevmeye alışkınım….






13 Kasım 2010 Cumartesi, 20:24 tarihinde Hanife Salman tarafından eklendi


(Facebook'a kayıt tarihidir.)

Beni Senle Bırakma!

Birlikte yaşlanamayacaksak eğer, beni senle bırakma! Giderken kendini de götür ruhumdan, iz kalmasın aklımın kıvrımları arasında!Gideceksen eğer, kendini de götür yanımdan. Yalnızlığıma ve yoksunluğuma eklenmesin sensizliğin acısı.Gideceksen eğer, kalbimdeki tüm duyguları temizle. İçinde aşk olan bir hissi burada bırakma. Bu yürekte zaten nefret yeşermez, endişelenme ama aşkını yanında götür. Bir tek dostluğa dair bir sevgi kalsın. Sen bırakmasan da kalır gerçi, seni sevmem için hayatımın bir yerine dokunmuş olman yeterlidir.Ardından geceler boyu ağlamama izin verme. Gidiyorsan, her şeyini alıp götür bu evden. Yarın sabah uyandığımda, sanki sen hiç olmamışsın gibi devam edebileyim. Diş fırçanı, tıraş köpüğünü de koy bavuluna.
Gidiyorsan, kötü ayrılmamıza müsaade etme. Sımsıkı sarıl bu gece, son bir öpücük kondur alnıma. Kokumu çek içine, koy cebine. Tüm yaşanmışlıkların hatırına, gözlerimiz dolsa da gülümseyerek veda edelim birbirimize.Gidiyorsan, beni senle bırakma! Her zerresini sil hayatımdan, sana ait ne varsa çekip çıkar. Sen yokken, seninle kalmak çok acıtır canımı. Biliyorum, içten içe seversin beni. Sadece bu yüzden, kendini bırakma bu odada.Aşklar da biter, bundan doğal ne var? Ben ayrılığa katlanırım. Yaşam dediğin, mutluluk ve acı arasında gidip gelmiyor mu zaten? Sen kendini götür giderken, acımın süresini uzatma!
Tüm söylediklerimi boş ver! Her şey olduğu gibi kalsın. Sen bir tek hafızamı al aslında çünkü sadece o olmazsa sana ait hiçbir iz kalmaz bu yüreğin etrafında!


14 Eylül 2010 Salı, 18:20 tarihinde Hanife Salman tarafından eklendi

(Facebook'a kayıt tarihidir.)

İstanbul Hatırası Sonrası

Yekta ve Demir de bulmuştum yalnızlığı
Onlarda;
Karafakiden usulca akan o saydam sıvıda
Ve cinayetlerde buluyolardı kendilerini
Anlıyordum onları
Onlar denizden İstanbul'a bakıyorlardı
Byzantion'a, Contantinopolis'e, Konstantiniyye'ye
Onlar bu şehirde doğmuştu
Bu şehirde yalnız kalmışlardı
Ve bu şehirde öleceklerdi
Bende istiyordum bunu hemde tüm kalbimle
Her taşında tarih olan o yerde bende ölecektim...


12 Eylül 2010 Pazar, 16:30 tarihinde Hanife Salman tarafından eklendi
(Facebook'a kayıt tarihidir)

Kalbimde Hiç Yer Kalmadı!

Bir sen eksiktin zaten! Canın istedi diye, çık geçmişin tozlu raflarından gel; oldu! Kalbimde hiç yer kalmadı canım, kusura bakma seni alamayacağım!
Geçmişin hayaletlerinin bu yüzsüzlüğü de beni öldürecek bir gün! Bitmişsin, gitmişsin, eskimişsin, hayaletsin işte, ötesi var mı?
Yok, sen unut bütün bunları, canın istedi diye, elini kolunu sallayarak gel!
Üstelik gelişinden belli ki, kabul göreceğine eminsin. Bu ne özgüven? Daha doğru soru şöyle olmalı: Nasıl bu kadar eminsin benden?
Benim anam ağlamış seni unutana kadar, kim bilir kaç sıkıntılı gece geçirmişim, sinirlerimi bozmuşsun zamanında, birlikteliğimizden elimde saygı duyulacak tek bir anı bırakmamışsın; sonra dikilmişsin karşıma: “Beni özledin mi?”
Neden özlüyorum ki seni? Özlemek bu kadar ucuz bir his midir? Her önüne gelen özlenir mi? O zaman adı özlemek olur mu?
Her zamanki gibisin, hiç değişmemişsin. Yine sıradan, yine sığ ve düşüncesizsin. İnsan bir yerlerden, birilerinden gittiyse; bu gidişe bir anlam katmalıdır. Değişmelidir biraz, üstüne bir taş koymalıdır.Yaşadıklarından, edindiği tecrübelerden ders almalıdır. Bir yerlerden gittiysen, cebinde bir pusula bulunmalıdır. Daha önce saptığın yanlış yollara sapmamak için, tekrar aynı hataya düşmemek için, kendini tekrar etmemek için, bir haritan olmalıdır. Yoksa gidişlerin de bir anlamı olmaz, bazı kalışlar gibi…
Yok ama sen öyle yapma! Sen canın sıkılınca, zoru ilk gördüğünde git. Gittin, anladık, sorun değil. Sonra başka yerde başka bir zorluk yaşayınca, çık gel! Sonra tüm yüzsüzlüğünü giy üstüne, döndüğünü söyle. Karşı taraftan sana anlayış göstermesini bekle!
Yok canım, benim kalbimde hiç boş yer yok! Çünkü bizde adam olana ekmek var, olmayana zırnık yok!


10 Eylül 2010 Cuma, 18:22 tarihinde Hanife Salman tarafından eklendi

(Facebook'a kayıt tarihidir.)

Yekta'dan Handan'a 3 adamın sevdiği kadına

Sen yoktun.
Terk edilmiş bir İstanbul vardı.
Yaslanmış gökyüzünün umarsızlığına,
Eylül rüzgarlarıyla sararan
Bayram kartpostallarına benzeyen.
Sen yoktunBir çocuk ağlardı istasyonlarda,
Geceyarıları uykumu bölerdi hıçkırıkları,
Trenler geçerdi gözbebeklerinden,
Kirlenirdi bembeyaz umutlarım



Sen yoktun
Tüm dünyayı değiştirebilirdim,
Oysa aynalarda eskiyor yüzüm.
Ne yana baksam karşımda bir anı,
Meğer İstanbul ne çok benziyormuş sana..



Sen yoktun,
Omuzlarımda paramparça bir yürek,
Göğüs kafesimde karmakarışık bir kafa,
Kıvranarak olayların burgacında,
Gezinirim sensizlikte, deliliğin sınırlarında.


Sen yoktun,
Kanayan bir İstanbul vardı,
Yeryüzü ıssızlığında.


10 Eylül 2010 Cuma, 16:43 tarihinde Hanife Salman tarafından eklendi

(Facebook'a kayıt tarihidir.)